Osmanlı Tarihi Web Sitesi - OSMANLIDA İSLAM ADALETİ
   
SAYFALARIM
  ANA SAYFA
  İLETİŞİM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  SİTEMİZE ÜYE OL
  ÜYE GİRİŞİ
  RESİMLER
  SİTEMİZE REKLAM VER
  PADİŞAHLARIN HAYATLARI
  SİTEMİZE YORUM
  SİTEMİZE DESTEK
  DOST SİTELER
  OSMANLININ KISACA TANITIMI
  OSMANLI DÖNEMİNDE OLAYLAR
  TÜRK SULTANLARI
  TARİHTE TÜRK DEVLET BAYRAKLARI
  OSMANLI DEVLETİ SAVAŞLARI
  PADİŞAHLAR NASIL ÖLDÜLER
  MEHTER TARİHİ
  TUĞRA HAKKINDA
  OSMANLI PADİŞAHLARI HAKKINDA BİLGİLER
  OSMANLI PADİŞAHLARIN RESİMLERİ
  TÜRK ADININ ANLAMI
  TÜRK BAYRAKLARI
  24 OĞUZ (TÜRK) BOYU
  TÜRK SOYU
  TÜRK DESTANLARI
  BÜTÜN TÜRKLER KARDEŞTİR
  ERGENEKON DESTANI VİDEOLU
  OSMANLI VİDEOLARI
  BİLİNMEYEN OSMANLI
  MAKALELER BÖLÜMÜ
  OSMANLIDA EĞİTİM
  OSMANLI TASAVVUFU
  TÜRK SÜSLEME SANATLARI
  ŞEYH EDEBALİ,DEN OSMAN GAZİYE NASİHAT
  PADİŞAHLAR İÇKİ İÇERMİYDİ
  BİR YİĞİTLİK DESTANI
  TÜRKLERİN İSLAMİYETİ KABÜLÜ
  TÜRKLER NEDEN AVRUPAYA GİTTİ
  OSMANLIDA KARDEŞ KATLİ
  OSMANLI DEVLETİNİ NASIL YIKTILAR
  PADİŞAHLARIN ÜSTÜNLÜKLERİ
  BARBAROS HAYREDDİN PAŞA
  SESLİ OSMANLI KAYNAKLARI
  PADİŞAHLARIN VEZİRLERİ
  PADİŞAHLARIN EŞLERİ
  PADİŞAHLAR NEDEN HACCA GİTMEDİLER
  ASKERİ TEŞKİLAT
  BAB-I ALİ BASKINI
  OSMANLI GÜZEL SÖZLER
  HANEDAN
  HANEDAN DUASI
  HAREM
  HAREM AĞASI
  OSMANLIDA İSLAM ADALETİ

İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkumları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkumların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi.

Durum Hazreti Fatih'e bildirildi. O, asker göndererek, papazları huzuruna davet etti. Papazlar hapisten niçin çıkmak istemediklerini Hazreti Fatih'e de anlattılar. Fatih o dünyaya kahreden iki papaza şöyle hitap etti:

- Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği memleketimi geziniz, müslüman hakimlerin ve müslüman halkımın davalarını dinleyiniz. Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz, hemen gelip bana bildiriniz ve sizler de evvelki kararınız gereğince uzlete çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunu isbat ediniz.

Hazreti Fatih'in bu teklifi papazlar için çok cazip gelmişti. Hemen Padişahtan aldıkları tezkere ile İslam beldelerine seyahate çıktılar. İlk vardıkları yerlerden biri Bursa idi... Bursa'da şöyle bir hadiseyle karşılaştılar:

Bir Müslüman bir yahudiden bir at satın almış, fakat hiçbir kusuru yok diye satılan at hasta imiş. Müslümanın ahırına gelen atın hasta olduğu daha ilk akşamdan anlaşılmış. Müslüman sabırsızlıkla sabahın olmasını beklemiş, sabah olunca da erkenden atını alıp kadının yolunu tutmuş. Fakat olacak ya, o saatte de kadı henüz dairesine gelmemiş olduğundan bir müddet bekledikten sonra adam kadının gelmeyeceğine hükmederek atını alıp ahırına götürmüş. Atını alıp götürmüş ama at da o gece ölmüş.

Hadiseyi daha sonra öğrenen kadı, atı alan müslümanı çağırtıp meseleyi şu şekilde halletmiş:

- Siz ilk geldiğinizde ben makamımda bulunsa idim, sağlam diye satılan atı sahibine iade eder, paranızı alırdım. Fakat ben zamanında makamımda bulunamadığımdan hadisenin bu şekilde gelişmesine madem ki ben sebep oldum, atın ölümünden doğan zararı benim ödemem lazım, deyip atın parasını müslümana vermiş.

Papazlar islam adaletinin bu derece ince olduğunu görünce parmaklarını ısırmışlar ve hiç zorlanmadan bir kimsenin kendi cebinden mal tazmin etmesi karşısında hayret etmişler.


Mahkemeden çıkan papazların yolu İznik'e uğramış. Papazlar orada şöyle bir mahkeme ile karşılaşmışlar:

Bir müslüman diğer bir müslümandan bir tarla satın alarak ekin zamanı tarlayı sürmeye başlar. Kara sabanla tarlayı sürmeye çalışan çiftçinin sabanına biraz sonra ağzına kadar dolu bir küp altın takılmaz mı? Hiç heyecan bile duymayan Müslüman bu altınları küpüyle tarlayı satın aldığı öbür müslümana götürüp teslim etmek ister;

- Kardeşim ben senden tarlanın üstünü satın aldım, altını değil. Eğer sen tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin herhalde bu fiata bana satmazdın. Al şu altınlarını, der.

Tarlanın ilk sahibi ise daha başka düşünmektedir. O da şöyle söyler:


- Kardeşim yanlış düşünüyorsun. Ben sana tarlayı olduğu gibi, taşı ile toprağı ile beraber sattım. İçini de dışını da bu satışla beraber sana verdiğimden, içinden çıkan altınları almaya hiçbir hakkım yoktur. Bu altınlar senindir dilediğini yap, der. Tarlayı alanla satan anlaşamayınca mesele kadıya, yani mahkemeye intikal eder. Her iki taraf iddialarını kadının huzurunda da tekrarlarlar.

Kadı, her iki şahsada çocukları olup olmadığını sorar. Onlardan birinin kızı birinin de oğlunun olduğunu öğrenir ve oğlanla kızı nikahlayarak altını cehiz olarak verir.

Papazlar daha fazla gezmelerinin lüzumsuz olduğunu anlayıp doğru İstanbul'a Hazreti Fatih'in huzuruna gelirler ve şahit oldukları iki hadiseyi de aynen nakledip şöyle derler:

- Bizler artık inandık ki, bu kadar adalet ve biribirinin hakkına saygı ancak İslam dininde vardır. Böyle bir dinin salikleri başka dinden olanlara bile bir kötülük yapamazlar. Dolayısıyla biz zindana dönme fikrimizden vazgeçtik, sizin idarenizde hiç kimsenin zulme uğramayacağına inanmış bulunuyoruz, derler.
   
Bugün 5 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol